
Hayatınızı etkileyen bir şehirden geçerken
Kalbinizin en ücra köşesinin bile titrediğini hissedersiniz bazen.
Yıl 1976 aylardan Nisan…
Bundan tam 44 yıl önce dünyaya geldiğim şehir olan Hatay’ın İskenderun ilçesi hayatımın başlangıç noktasıydı.
Ailemin önce Antakya’ya sonra da İskenderun’a gelişleri sonucu hayatımın en güzel 26 yıllık bölümünü geçirmem benim o şehirle yakın bir bağımın oluşmasına vesile olmuştur. Bir kız çocuğunun dünyaya gelmesiyle başlayan hikâye daha sonraları o kız çocuğunun gönlüne taht kuracak kadar değerli oluşuyla taçlanmıştı.

İskenderun, bir sahil şehri olması itibarıyla gözümdeki değeri fazladır. Akdeniz’in incisi unvanını sonuna kadar hak eder. Torosların eteğinde güzel bir ilçedir. Çok nadir soğuk günler yaşatır. İklimi ılıman, yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olan tipik Akdeniz iklim özelliği gösterir. O yüzden iklimi gibi insanları da sıcacık ve içtendir. Akdeniz’in doğusunda yer alır. İskenderun Hatay’ın ikinci büyük ilçesidir. Çevresinde Dörtyol, Payas, Denizciler, Sarıseki gibi küçük beldeler vardır. Adana ve Gaziantep gibi büyük yerleşim yerlerine yakınlığı ile dikkat çeker. Antakya’ya da yakın bir mesafededir.
İskenderun’un sahil boyunca uzanan kıyı kesiminde limandan başlayarak devam edersek; küçük bir istasyon daha sonra balıkçı barınağı ve devam ettikçe çeşitli sosyal tesisler, kafeler, spor kompleksleri görmek mümkün. Kıyı daha da geliştirilerek yürüme alanları ile modern bir görüntüye ulaşmıştır. Sahilde büyük ve gösterişli bir Atatürk Anıtı vardır. Önündeki büyük ve geniş alanda yazın festivaller yapılır. Türk ordusunun Hatay’a girdiği tarih olan 5 Temmuz 1938 Hatay için önemli bir kurtuluş tarihidir. Önce İngilizler daha sonra Fransızlarla mücadele edildikten sonra 5 Temmuz 1938 tarihinde Türk askerlerinin Hatay’a girmesiyle kurtuluş gerçekleşmiştir. Anıtı’n önünde büyük harflerle Mustafa Kemal Atatürk’ün “KIRK ASIRLIK TÜRK YURDU DÜŞMAN ELİNDE ESİR KALAMAZ” sözü yazılıdır.15 Mart 1923 tarihinde Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk bir Adana gezisinde bu önemli sözü söylemiştir.

Antakya; Amik Ovası eteğinde en büyük ilçeyken Hatay; Kırıkhan’ı, Reyhanlı’sı, Altınözü, Hassa’sı, Yayladağı, Belen’i ve İskenderun’u ile tam bir kültür mozaiğidir.
Antakya kültürüyle, tarihiyle, konumuyla özel bir yerdir. Şehrin ortasından geçen Asi Nehri ile, Harbiye Şelalesiyle, Sen Pierre Kilisesi ile, Arkeoloji Müzesi ile yemekleriyle, kendine has dokusu ve tarihiyle gezilip görülmesi gereken önemli yerleşim yerlerinden biridir.
İlkokul sıralarındayken sınavlara hep Antakya’ya gitmek zorunda kalırdık. Önemli evrak işlerinde ya da şehirler arası yarışmalar Antakya’da olmak zorundaydı. Bir keresinde okulumuzu temsilen halk oyunları yarışmasına gitmiştik. Ne güzel bir mutluluk kaynağıydı.
Yarışmada okulumuzu temsil etmek ve Hatay’ın yöresel oyunlarını oynamak çocukluğumdan kalan en güzel anılarımdı.
Bir yerde okumuştum ‘’çocukluğun ve gençliğin nerede geçtiyse oralısın’’ yazıyordu. Benimde çocukluk ve gençliğim İskenderun’da geçti. Belki geçmişi geri getiremeyiz ama bugün Hatay ve çevresi ormanda başlayıp daha sonra evleri ve işyerlerini tehdit edecek kadar büyük bir yangının etkisi altında kaldı. Öncelikle herkese çok geçmiş olsun demek istiyorum. Bu vesileyle de bu yazıyı yazmak istedim. Umarım en kısa zamanda yaralar sarılır. Sevgiyle kalın.
Mine KAR ÖZBEK