tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Merhaba

Yıllar geçtikçe insanın altın gibi parlaması edindiği tecrübeler ile eşleştirildiğinden değeri epey bir fazla. Bu olay bana Japonların Antik Japon Felsefesi olan Kintsugi Felsefesini hatırlattı. Kintsugi  “Yaşanan her şey değerlidir!” diye sessizce haykıran Japon sanatı!

“Aslında hiçbir şeyin gerçekten kırılmadığı, Antik Japon Felsefesine dayanan Kitnsugi tekniğini kullanan sanatçılar, kırılmış seramikleri altın ve gümüş ile birleştirerek, yaşanmışlığın özgün ve benzersiz izlerini taşıyan eserler ortaya çıkarırlar.” O kadar anlamlı bir gelenek ki. Sağlam olan hali çatlağa dönüşen seramik eşyanın daha bir değer kazanması için yapılan bu uygulama yıllar geçtikçe tecrübe edinmiş insanları hatırlattı bana. Hepimizin yaşamında böyle çatlaklar var. Bizi üzen, kıran, yoran, hayal kırıklığı yaşatan olaylar var. İşte tüm bu yaşanan olaylar aslında insana o kadar değer katıyor ki. Her şeyden önce ayakta kaldığın için ve kendin olarak hayata devam ettiğin için çok değerli bence. Hayatındaki çatlaklar ne kadar derinse edindiğin tecrübe de bir o kadar fazla. Aldığın dersler yaşamın zenginlikleri. Bazen iyi bir ders tüm kazandıklarından daha değerli. Hatta kaybettiklerinden bile çok daha değerli. İnsanın yaşamında gerçekten büyük kırıkların yaşandığı zaman dilimleri var. O olaylar yaşanırken acının tesiriyle yaşamın değeri pek anlaşılmıyor. Fakat zaman geçtikçe her şey öyle güzel anlaşılıyor ki. Her zorluğun üstesinden gelebiliyor insanoğlu fakat sevdiklerinin kayıpları pek zorlayıcı. Zaman zaman hasret ekleniyor. Zor geçen iki yılın ardından 2022’ye merhaba dediğimiz bu zaman dilimi bana değerli olmak ile ilgili çağrışımlar yaşattı. Hayatı sorgulama kısmında kısmen yoruluyoruz. Önümüzde ekonomik sıkıntılar dağ gibi artmışken üretim azalmış, iş problemi ve gelecek kaygısı yaşayan gençler bir hayli varken üzülmemek mümkün değil. Geçmişe dönüp baktığımda benim hayatımdaki en büyük kırılma 2010 yılında yaşanmıştı. O yıl babamı kaybetmiştim. O acıya rağmen kadroya girebilmek için girdiğim KPSS sınavında yaşanan şaibeli durumlar da artık kadroya girme hayallerimi elimden almıştı. Tüm bunlara rağmen 12 yıl sonra hayallerinin peşinden giden bir simyacıya dönüşmüş olarak buldum kendimi. Paulo Coelho’nun Simyacı kitabından etkilenip 2016 yılında kendimi yeniden inşa etmeye karar verdiğimin üzerinden yaklaşık 6 yıl geçmiş. Hayat o kadar hızlı ilerliyor ki. Aslında üzülmeye de değmiyor yaşanan hiçbir şey için.

Yeni yıl için ilk aklıma gelenler.

Merhaba 2022…

Mine Kar Özbek

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Hayatın İçinden

Hayatınızı etkileyen bir şehirden geçerken

Kalbinizin en ücra köşesinin bile titrediğini hissedersiniz bazen.

Yıl 1976 aylardan Nisan…

Bundan tam 44 yıl önce dünyaya geldiğim şehir olan Hatay’ın İskenderun ilçesi hayatımın başlangıç noktasıydı.

Ailemin önce Antakya’ya sonra da İskenderun’a gelişleri sonucu hayatımın en güzel 26 yıllık bölümünü geçirmem benim o şehirle yakın bir bağımın oluşmasına vesile olmuştur. Bir kız çocuğunun dünyaya gelmesiyle başlayan hikâye daha sonraları o kız çocuğunun gönlüne taht kuracak kadar değerli oluşuyla taçlanmıştı.

Okumaya devam et Hayatın İçinden
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Çanakkale Zaferi

“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hakim olabilir”( 25 Nisan 1915 Conkbayırı)  Yarbay Mustafa Kemal

18 Mart Çanakkale Zaferi tarihin en büyük zaferlerinden biridir. Gelibolu Yarımadasında Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında gerçekleşmiştir. 9 Ocak 1916 tarihinde sona ermiştir.

Okumaya devam et Çanakkale Zaferi
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Aşk

Susarken çığlık çığlığa olmaktır aşk…

Sevgilinin varlığını hissedip huzura doğru yolculuktur. Nefessiz kalıp aynı zamanda yeniden hayata gözlerini açan bir bebeğin masumiyeti gibi mis kokmaktır. Gül bahçelerinin içinde vuslata erip gönlünü yaradana teslim etmektir.

Anlamak, idrak etmek, huzura doğru yola çıkmak demektir…

Mine Kar Özbek / Mayıs 2019

tarihinde yayınlandı Yorum yapın

İstanbul’da Bir gün

Kırık dökük mevsimlerden çıkmış, siyah beyaz bir film izler gibi arkasına baktı bir gün Müjde… İstanbul’u gezmek üzere gittikleri o günü hatırladı. Sabahın erken saatlerinde Üsküdar’a giden minibüslerden birine Sinan ile bindiklerini ve günün en özel saatlerinin başladığını anladığı o güne gitti gözleri, ruhu, hayali…

Okumaya devam et İstanbul’da Bir gün
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Yalnızlık

Mutlu muyum? Diye düşündü Sinan…

Yalnız kalarak seçtiğim bu yolda hiçte masum yaşamadım. Hoyratça geçirdiğim yıllarım sara nöbetlerine dönüştü. Zehirli bir sarmaşık gibi her yanımı sarıyor, hiç ummadığım anlarda bayılmama neden oluyordu. Bir keresinde meyhanede bayılmıştım. Bu aralar sık sık meyhaneye gider oldum. Beynimin uğultusu peşimi bırakmıyorken bir köşede tek başıma yığılıp kalmak ve sonrasında apar topar hastanede gözlerini açmak olmuştu yeni yaşamım. Yere düştüğümde yumruklarımı sıktığımı hatırlıyorum. Bu ara en çok yaptığım hareket. Dişlerim kitleniyor ve bedenim istemsiz kasılmalara yenik düşüyordu.

Okumaya devam et Yalnızlık
tarihinde yayınlandı Yorum yapın

Kız Kulesi’ne Bir Bakış

Nazım Hikmet’in dediği gibi ‘’Herkese Selam Sana Hasret’’ diye başlayan yolculuğumda İstanbul’un simgesi haline gelmiş Kız Kulesi’nden bir bakış var içimde… Herkesin üzerine şiir yazdığı, edebiyata konu olmuş bir mekanın benim gözümden yeniden canlanması benim için hem umut hem de gurur vesilesidir. Gerçek efsanesini sadece yaşayanların bilebileceği günümüze kadar dimdik ayakta kalan ‘’Kız Kulesi’’ bende de derin duygular oluşturuyor. Yaşadığı çağa göre mimarisi olan o günden bugüne denizin sularıyla bütünleşmiş bu eser Üsküdar’ın sonrasında İstanbul’un ve en nihayetinde ülkemizin simgesi olmuş ve hepimize belki de en büyük hikayeleri yazmamıza ilham olan Kız Kulesi’nin konuğuyum bugün…

Ruhum eski günlere o döneme doğru bir yolculuk yapmak istedi.

Okumaya devam et Kız Kulesi’ne Bir Bakış